3.008 Görüntüleme MAKALE 2 Yorum

Ana

Seni anmak bir başka tatlı. Seninle olmak bir rüya şaheseri... Ve ötesi... Ruhuma sindirdiğin öteler ötesi... Yaslasam dertli basımı dizlerine, okşar mısın? Bir yandan da titrek sesinle "Yavrum" der misin, bunca zaman sonra? Ruhumun herşeye yabancılaştığı bugün; sana koşsam, seni bulsam gel dermisin, ana? Gömülecek toprağımın bile kirletildiği dünyadan kaçan bana, muhabbet kaynağı kalbinde bir yer verir misin? Tutar mısın nasırlı ellerinle ellerimden? Seccadende bir secdelik an verirmisin? Ve son defa, içinden gele gele yavrum der misin?

Al götür beni ana; bu çirkinliklerden! Yüceler yücesi dergâha, şefkatinin ummanında bir defa daha yıka da gönder beni. Çöz duygularımdaki karma karışıklığı, gözyaşlarınla.

Seni sevmeyi unutturdular, beni senden kopardılar, ana. Seni nasıl sevmem gerektiğini öğrenemedim. Seni aradım bitmez gecelerde. Koşacakken "dur" dedi, gurbet. Günler uğradı aksamları kapıma, dediler, "sabret". Yıllarca bekledim. Boğuldum havuzunda sabrın.

Sen anam, bilirim kahır yüklüsün. Dününü unutan Mehmet'inden dertlisin. Oysa ben seviyorum seni. Seviyorum desem... İlk mektep öncesi gibi sevemem.

Yığın yığın dert içinde ben. Yüzümde kıvrılmaya ahdetmiş yıllar. Oysa uçmalıydım mavi bulutlar üstünde, dualarınla.

Ufkumuz ışık doluyor ANA.

Yüceler vadidir; yerine gelecek, gün doğacaktır.

Kurulur, kurulur bir gün dünyamız ANA,

Çünkü gönüller arzu yüklüdür o ÂNA...

M. Garip SEYHOĞLU

Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş