Sarf ve nahiv ilmini okuyan bir medrese talebesinin vefat edip, kabirde Münker ve Nekir'in: "Men Rabbüke" (Senin Rabbin kimdir?) diye suallerine karşı, kendini medresede zannedip nahiv ilmiyle cevap vererek, "Men mübtedâdır, Rabbüke onun haberidir.

Bir zaman, Hazret-i Gavs-ı Âzam (k.s.) Şeyh Geylânî'nin terbiyesinde, nazdar ve ihtiyare bir hanımın birtek evlâdı bulunuyormuş.

O halde ona necat verecek öyle bir Zat lâzım ki, hükmü hem balığa, hem denize, hem geceye, hem cevv-i semâya geçebilsin. Çünkü onun aleyhinde gece, deniz ve hut ittifak etmişler.Bu üçünü birden emrine musahhar eden bir Zat onu sahil-i selâmete çıkarabilir

Doktordu. Günleri hastanede geçiyordu. Eve yorgun argın dönüyordu her gün. İnsanlar doktorları rahat rahat hayat yaşayan kişiler olarak bilirler...

“Her şeyde bir hayır vardır” diyenler çoktur.. “Olan şey hayırlıdır” diyenler de... Hocalık yıllarımda yaşadığım bir olay, bu gerçeği çok iyi gösterecek türden...

Sekiz-on yaşlarındayken, çok merak ettiğim için anneme sordum: “Anne! Zeynel Eniştem neden yürüyemiyor?” “O gazi yavrum. Çanakkale Gazisi. Yani orada savaşmış, orada yaralanmış.”

Bu, Bediüzzaman’ın hemen dikkatini çekti. Misafirini kırmak da istemedi. Yumuşak bir üslupla:

Mustafa Çavuş marangozluk yapıyordu. Gün boyunca çalışıyor, eve yorgun argın geliyordu. Eve gelir gelmez anne babasının elini öpüyor, dualarını alı

ARIZONA’NIN Phoenix şehrinde, 26 yaşında bir anne, hastanede lösemiden ölmek üzere olan oğlunun yanıbaşında duruyordu. Kalbi üzüntüyle dolmasına ra

- Ey Amr! Delikanlıyı duydun, der. O büyük sahabe: - Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.

Saray’da bir tören düzenlenmeşti. Dönemin padişahı Sultan Reşat’tı.Bu törene zamanın diğer âlimleriyle birlikte o da davet edilmişti.Bediüz

İhtiyar adam, zorlukla taşıdığı süt güğümlerini çadır direkleri arasından geçirmeye çalışırken:-Süüt...!, diye bağırıyordu. Süt isteyen süt kuz

HOWARD, okuldan arta kalan zamanında kapı kapı dolaşarak birşeyler satan fakir bir çocuktu. Bir gün, kapı kapı dolaşmasına rağmen, bir şey satmayı

Talip efendi, bir tıp fakültesi hastanesinde uzun yıllardan beri çalışıyordu. Canına tak etmişti gurbette çalışma. Memleketine, oradaki tıp fakülte

Hitabetiyle halkı kendine bağlayan,yaptığı espri ve benzetmeleriyle insanları tebessüm ettiren Hacı Cemal Öğüt anlattığı canlı hatıralar.. Yaptığı