3. Söz Temsilî Hikâyeciği

3.797 Görüntüleme Nurlardan Hikayeler 0 Yorum

Bir vakit iki asker uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler. Ta yol ikileşir. Bir adam orada bulunur, onlara der:

"Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi kısa ve uzunlukta birdirler. Yalnız bir fark var ki, intizamsız, hükûmetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider. Zahirî bir hiffet, yalancı bir rahatlık görür. İntizam-ı askerî altındaki sağ yolun yolcusu ise, mugaddî hülâsalardan dolu dört okkalık bir çanta ve her adüvvü alt ve mağlûp edecek iki kıyyelik bir mükemmel mîrî silâhı taşımaya mecburdur."

O iki asker, o muarrif adamın sözünü dinledikten sonra, şu bahtiyar nefer sağa gider. Bir batman ağırlığı omuzuna ve beline yükler. Fakat kalbi ve ruhu, binler batman minnetlerden ve korkulardan kurtulur. Öteki bedbaht nefer ise askerliği bırakır, nizama tâbi olmak istemez, sola gider. Cismi bir batman ağırlıktan kurtulur; fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem herşeyden, her hadiseden titrer bir surette gider. Ta mahall-i maksuda yetişir; orada âsi ve kaçak cezasını görür.

Askerlik nizamını seven, çanta ve silâhını muhafaza eden ve sağa giden nefer ise, kimseden minnet almayarak, kimseden havf etmeyerek, rahat-ı kalb ve vicdan ile gider. Ta o matlup şehre yetişir; orada, vazifesini güzelce yapan bir namuslu askere münasip bir mükâfat görür.

İşte ey nefs-i serkeş! Bil ki, o iki yolcu, biri mutî-i kanun-u İlâhî, birisi de âsi ve hevâya tabi insanlardır. O yol ise hayat yoludur ki, âlem-i ervahtan gelip kabirden geçer, âhirete gider. O çanta ve silâh ise, ibadet ve takvâdır. İbadetin çendan zahirî bir ağırlığı var. Fakat mânâsında öyle bir rahatlık ve hafiflik var ki, tarif edilmez. Çünkü âbid namazında der: "Eşhedü en lâ ilâhe illâllah." Yani, "Hâlık ve Rezzak Ondan başka yoktur. Zarar ve menfaat Onun elindedir. O hem Hakîmdir, abes iş yapmaz; hem Rahîmdir, ihsanı, merhameti çoktur" diye itikad ettiğinden, herşeyde bir hazine-i rahmet kapısını bulur, dua ile çalar. Hem herşeyi kendi Rabbisinin emrine musahhar görür. Rabbisine iltica eder, tevekkül ile istinad edip her musibete karşı tahassun eder. Îmânı ona bir emniyet-i tamme verir.

Lügatçe:

adüvv : düşman
âsi : isyankâr
bahtiyar : talihli, mutlu
batman : yaklaşık 8 kg. ağırlığında bir ağırlık ölçüsü
bedbaht : talihsiz, kötü talihli
fısk : günah, günahkârlık
hadsiz : sınırsız
hasâret : zarar
helâket : yok oluş
hiffet : hafiflik
hülâsa : öz, konsantre
ibadet : Allah’a kulluk
intizam-ı askerî : askerî disiplin
intizamsız : düzensiz
mahall-i maksud : hedeflenen, varılacak yer
menfaat : yarar
minnet : iyilik karşısında kendini borçlu hissetmek
mîrî : devlete ait
muarrif : tarif edici, tanıtıcı
mugaddî : gıdalı, besleyici
nefer : asker, er
okka/kıyye : 1.283 grama karşılık gelen ağırlık ölçüsü
saadet : mutluluk
sefahet : yasak zevklere düşkünlük, beyinsizce davranış, budalalık
suret : şekil, biçim
tâbi olmak : uymak
temsilî : kıyaslamalı benzetme şeklinde, analojik
zahirî : görünüşte

Bediüzzaman Said Nursi

Üçüncü Söz - Risale-i Nur Külliyatı

Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş