Sır Bulutları

6.886 Görüntüleme Kimya, Fizik 1 Yorum

Gökyüzünde uçakların arkasında oluşan egzoz yoğuşma izlerini görenler, onları değişik şekillerde yorumlayabiliyor. Pek çok kişi bu tür izleri bırakan uçakların meteorolojik ölçümler yaptığını ya da etrafa zehir saçtığını sanıyor. Gerçekten nedir bu izler?

Yüksekten uçan uçakların egzozlarında ve havada bulunan su buharı, anında yoğuşup buza dönüşerek egzoz izlerini oluşturur. Soğuk havada nasıl nefesiniz görünür bir hal alıyorsa, aynı şekilde jetlerin sıcak ve nemli egzoz gazları da soğuk havayla karıştıklarında yoğuşarak görünür bir hal alıp gökyüzündeki o gizemli beyaz izleri oluşturur.

Bu izler, oluştuğu seviyedeki havanın nemine ve rüzgarın şiddetine göre ya hemen buharlaşıp kaybolur ya da yayılarak ince bir cirrüs bulutuna dönüşür. Bu nedenle, hava ulaşım koridorlarında bulutluluğun yüzde 20'ye kadar arttığı tespit edilmiş. Diğer bir deyişle, uçakların iklimi etkilemesinin bir yolu da bu yoğuşma izlerini oluşturmalarıdır.

NASA'ya göre hava trafiği mevcut hızla artmaya devam ederse 2050 yılında jet egzoz yoğuşma izleri, Avrupa semalarının yüzde 4.6'sını; ABD'nin yüzde 3.7'sini ve Asya'nın da yüzde 1.2'sini kaplayacak. Cirrus bulutuna benzeyen bu izler dünya atmosferinin geceleyin ısınmasına katkıda bulunarak küresel iklim değişimini de hızlandıracak.

SIR BULUTLARI

Bir başka çalışmaya göre ise bu izler, güneş ışınlarını geri yansıtarak gündüzleri havanın soğumasına neden olacak. ABD'de İkiz Kuleler'e uçaklarla saldırılmasından sonra ABD'de sivil uçakların uçuşunun üç gün durdurulması, bu iddiayı test etmek için iyi bir fırsattı. Bu fırsattan istifade eden bilim insanları, yüksek seviye uçaklarının dünya iklimine etkisini inceledi. Bunun için ABD'de çalışan dört binden fazla meteoroloji istasyonunun binlerce sivil uçağın yerde beklediği 11-13 Eylül'ün gece-gündüz sıcaklık farkları, 8-10 ve 14-16 Eylül'ün sıcaklık farkları ile karşılaştırıldı. Uçakların uçmadığı günlerde bu farkın bir derece daha büyük olduğu görüldü. Çünkü normalde uçakların egzoz izleri bulutlanmayı artırarak günün en yüksek sıcaklığını düşürmekteydi...

Son yıllarda Amerikan kamuoyunun bir kısmı, gökyüzünde giderek sayıları artan jet egzoz izleriyle yerel salgın hastalıklar arasında ilişkiler kurarak hükümetlerini üzerlerine askeri uçaklarla zehir vb. gibi kimyasal ve biyolojik maddeler atmakla suçluyor. Egzoz izlerinden sonra görülen bazı yağışların analizinde kan ve tanımlanamayan bazı hücrelerin tespit edildiği söylentileri de bu kaygıları artırıyor (www.carnicom.com).

Bu nedenle, havada birkaç saniye içinde buharlaşıp kaybolmayan jet egzoz izleri ‘Bunlar su değil, kimyasal maddelerin izleridir' şeklinde endişe yaratmakta.

Rutgers Üniversitesi'nden kimyasal silah uzmanı Dr. Cole'nin ‘Sır Bulutları' adlı kitabında ve ABD Kongresi'nde verdiği ifadede, Amerikan ordusunun 1949'da ülkenin biyolojik saldırılara karşı ne kadar zayıf olduğunu belirlemek için yapılan çalışmaları tek tek anlatmakta. İnsanların normal gündelik hayatını sürdürürken, bakterilerin nasıl canlı kalabileceğini görmek için Hawaii, Alaska, San Francisco, St. Louis, Minneapolis, New York City, Washington, D.C., Key West ve birçok diğer şehrin üzerine bakteri serpilmiş. Ordu sözcüsüne göre bu bakteriler zararsızdı ama binlerce kişi bu zehirli spreyler nedeni ile hasta olduğuna inanıyor. Benzer, fakat daha tehlikeli bir deney, 1993'te Salt Lake City'de biyolojik dedektör sisteminin ve koruyucu elbiselerin test edilmesi için yapılmış… http://iangoddard.net/contrail.htm

KUŞKULANIN AMA KORKMAYIN

Yoğuşma izleri savaş anında yüksek seviyelerden keşif uçaklarıyla fotoğraf çekme işini de sürpriz olmaktan çıkartır. Özellikle de Stealth teknolojisine sahip olan uçaklar bu izleri hiç yapmak istemez. Bu nedenle de gizli veya tehlikeli bir göreve giden uçakların, iz bırakmayacağı uçuş yüksekliğini bilmesi gerekir. Benzer şekilde radar yakalanmayan düşman uçaklarının gözle belirlenebileceği yüksekliklerin de belirlenmesi istenir.

Bu nedenlerden dolayı, jet yakıtına kimyasal maddeler ilave edilerek egzoz izlerindeki kızıl ötesi ışınları azaltmak ve bu izlerin oluşumunu tamamen engellemek için askeri çalışmalar yapılmakta. Özellikle, gündüz uçuşlarında Northrop B-2 Spirit ve F-117 gibi Stealth teknolojisine sahip bombardıman uçaklarının görünmezliğini bozan jet yoğuşma izlerini ortadan kaldırmak için önemli çalışmalar yapılıyor.

Meteorolojistler sıcaklık, nem ve basınç gözlemlerinden egzoz izlerinin oluşabileceği yükseklikleri tespit edebilir. Diğer bir deyişle, meteorolojinin bu işle ilgisi sadece savaş zamanında bu izlerin hangi yükseklikte oluşabileceğini tahmin etmekten ibarettir. Bizim için havada uzun süre kalan izler, sadece yaklaşmakta olan yağışlı bir sistemin işaretidir.

Amerikalıların kaygılılarını şimdi Avrupalılar da paylaşıyor. Artık bu ülkelerde ‘yoğuşma izleri' (contrail) yerine ‘kimyasal iz' (chemtrail) terimi de kullanıyor.

Lütfen bu izlere kuşkuyla bakmaya devam edin ama korkmayın ve meteorolojistlere de boşuna kızmayın...

Prof.Dr. Mikdat KADIOĞLU

Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş