4.625 Görüntüleme Osmanlı Devleti 1 Yorum

“... yankesicilik, dolandırıcılık, anahtar uydurma, kırıcılıkla çalma, pencereden girme vesair süretle yapılan hırsızlıklara gelince, işte o gibi vakalar son derece nadirdir. Bu muazzam payitahtta dükkancı herkesçe malum olam namaz saatlerinde dükkanını açık bırakıp gittiği ve geceleri evlerin kapıları alelâde bir mandalla kapatıldığı halde, senede dört hırsızlık vak’ası bile olmaz. Ahâlisi sırf Hıristiyanlardan mürekkep olan Galata ve Beyoğlu’nda ise hırsızlık ve cinâyet vak’alarının duyulmadığı gün yoktur.

Son zamanlarda Daily News gazetesinde neşredilen mektubunda bir İngiliz seyyahın anlattığı şu menkıbeyi lütfen dinleyin:

Bugün kendi eşyamla yol arkadaşım olan eski bir Macar zâbitin eşyasını nakletmek üzere bir köylünün yük arabasını kiraladım. Sandıklar, portmantolar, paltolar, kürkler, atkılar hep açıktaydı. Bu sırada bir Türk bana refâkat teklifinde bulundu. Köylü de öküzlerini koşumdan çıkarıp bizim bütün eşyamızla beraber sokağın ortasına bıraktı. Ben onun uzaklaştığını görünce:

- Burada birisi kalmalı!, dedim.

Yanımdaki Türk hayretle sordu.

- Niçin?

- Eşyalarımızı beklemek için.

Müslüman Türk şu cevabı verdi:

- Aa! Ne lüzum var. Eşyalarınız bir hafta gece gündüz burada kalsa bile dokunan olmaz.

Ben bu sözü kabul ettim ve avdetimle birlikte her şeyi yerli yerinde buldum. Şu noktayı da unutmamalı ki, o sırada İslam askerleri mütemâdiyen gelip geçmekteydi... Bu vak’a bütün Londra kiliselerinin kürsülerinden Hıristiyanlara ilân edilmelidir; içlerinden bazıları rüyâ gördüklerini zannedeceklerdir: Artık uykudan uyansınlar!”

A. Ubicini, “La Turquie actuelle” - 1855

Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş