7.022 Görüntüleme Yaşanmış Hikayeler 1 Yorum

Halk Partisinin yol açma, park yapma gibi bahanelerle Kastamonu’daki türbeleri ve mescitleri yıkarak yok ettiği karanlık günlerdi. Bu uğursuz günlerin Kastamonu Valisi ise Avni Doğan isimli din karşıtı bir adamdı. Bütün uğraşmalara ve didinmelere rağmen bu yıkım işine engel olunamamıştı. Bu durumdan son derece rahatsız olan, dinî duyguları baskın gelen birisi vardı.

Dedesi ve babası bir tarikatın şeyhiydi. Kendisinin de lakâbı onlara nispeten Küçük Şeyhlerin Hilmi idi. Avni Doğan’ı öldürmeye karar vermişti. Plân ve hazırlıklarını yapmış, bir de silah temin etmişti.

Plânını tekrar tekrar zihninden geçiriyor ve en ufak ayrıntıya kadar hesap ediyordu. Bir yerde yapacağı küçük bir yanlış her şeyi alt üst edebilirdi.

Bu düşünceler içerisinde dalgın bir halde Araba Pazarı semtindeki Çarşı Polis Karakolunun önünden geçiyordu.

Karakolun hemen karşısında altı odunluk, üstü iki odalı evde ise Bediüzzaman oturuyordu.

Bu evin önüne geldiğinde Hilmi bir tıkırtı duydu, aldırış etmedi. Aynı tıkırtı bir kez daha kulağına geldiğinde başını kaldırarak sesin geldiği tarafa baktı.

Bir el ona işaret ediyordu, gel diyordu. Hem de ısrarlı bir biçimde…

“Bu ihtiyar hoca da ne istiyor şimdi?” dedi.

Kafası zaten karışıktı. Gitse miydi, gitmese miydi? Kısa bir süre düşündü.

“Gidip ne istediğini öğrensem ne kaybederim ki” dedi.

Ahşap evin kapısını aralayıp merdivenlerden yukarıya çıktı. Karşısında Bediüzzaman’ı buldu. Bediüzzaman:

“Kardeşim, bana şu duayı yazabilir misin?” dedi ve küçük bir kitapçık uzattı.

“Ne kadar da kolay bir isteği varmış” dedi kendi kendine…“Olur Hocam,” dedi. “Yazar getiririm.”

Bu dua, Tahmidiye duasıydı.

Eve vardı, yazmaya başladı. Saatlerce sürdü yazma işi… Onu yazarken iç dünyasında bir şeylerin değiştiğinin farkında değildi.

Sabah Bediüzzaman’ın yanına geldi.

“Hocam, yazdım buyurun” dedi.

“Sağol kardeşim,” dedi Bediüzzaman. “Yazdığın sende kalsın, benimkini bana ver. Aklındakileri de sil.”

Hilmi, şefkatle boyanmış, Nur’la aydınlanmıştı.

Adam öldürmek şöyle dursun, karıncaya bile ayak basamaz hale gelmişti.

Bediüzzaman’la Yaşayan Öyküler Kitabı

Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş