3.350 Görüntüleme Asr-ı Saadet Hikayeleri 0 Yorum

Necran hristiyanları, bir ikindi vakti altmış kişilik bir grub halinde ve güzel giyimli olarak Medine'ye gelmişlerdi. Onlara mescidde ibadet etme izni verilmişti. Daha sonra içlerinden üç kişilik bir ilim hey'eti teşekkül etmiş ve Peygamberimizle aralarında, İsa (a.s.) hakkında bir münazara yapılmıştır. İsa (a.s.) yı Rabb olarak kabul eden bu adamlar Rasulullah (s.a.v.) in sorduğu “O, neden Allah'dır? Neden Allah'ın ogludur? Neden üçün biridir?“ sorularını kendilerine göre bir takım izahlarla cevaplandırmışlardı. Söz hakkı Rasulullah (s.a.v.) a geldiğinde buyurdu ki:

— Siz her çocuğun babasına benzediğini bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

— Siz Rabbimizin hayat sahibi olduğunu, asla ölmeyeceğini, halbuki İsa (a.s.) ya yokluk arız olacagını, bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

— Rabbimizin her varlığa hayat verdigini, hayatı da devam ettiren "el-Kayyûm" olduğunu, bütün mahlûkatı koruduğunu ve rızık verdiğini bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

—Peki, İsa (a.s.) bunlardan birine malik midir?

-- .........................(Cevap yok)

— Allah'a yerde, gökte hiç bir şeyin gizli kalmadığını bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

— Peki İsa, Allah'ın bildirdiklerinden başkasını bilir mi?

— Bilmez.

— Babbimiz, İsa'ya ana rahminde diledigi gibi sûret ve şekil vermiştir. Bunu biliyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

— Rabbimizin yemek yemediğini, içmediğini, def-i hacet etmediğini bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

—Bir kadının çocuğunu karnında taşıdığı gibi İsa‘yı da anasının karnında taşıdığını, sonra bir kadının çocuğunu doğurduğu gibi İsa‘yı da doğurduğunu, sonra çocuk nasıl emzirilirse öylece annesinin onu da emzirip beslediğini, daha sonra isa (a.s.) ın yemek yediğini, içtiğini, def-i hacet ettiğini siz bilmiyor musunuz?

— Evet biliyoruz.

— Hal böyle olunca İsa (a.s.) nasıl sizin iddia ettiğiniz gibi olabilir?...”

Taberi

Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş